Müzayedemizin satışa sunulan en özel eserlerinden biri olan bu ‘Savaş davulu’; I. Abdulmecid Han döneminde Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri ile Rus İmparatorluğu arasında 4 Ekim 1853 - 30 Mart 1856 tarihleri arasında yaşanan ve müttefiklerin mutlak zaferiyle sonuçlanan Kırım savaşında Osmanlı ordu saflarında muharebe çalgısı olarak kullanılmıştır.
Eserin ana gövdesi pirinçten mamuldür. Çapı…….cm., Yüksekliği……cm. olan eserin her iki tarafına gerilmiş derileri gövdeye bağlayan ahşap malzemeler kırmızı, siyah ve beyaz kök boyalar kullanılarak geometrik dekorlarla tezyin edilmiştir. Bu ahşap çemberler de metal çubuklarla birbirine bağlanarak vidalarla sabitleştirilmiştir. Eserin bir yüzündeki deride zamanla oluşan yırtık özellikle onarılmamıştır. Eserin en çarpıcı noktası; pirinç gövde üzerine monte edilmiş Kırım İttifak armasıdır. Arma üzerinde müttefikler İngiltere ve Fransa bayraklarının orta/üst kısmında yer alan hilal, Osmanlı İmparatorluğunu sembolize etmekte ve bu çalgının Osmanlı ordusuna ait olduğunu ortaya koymaktadır.
Çok iyi korunarak bugünlere kadar gelebilmiş bu askeri savaş çalgısı, tarihi bir belge olarak askeri müzelerde ve özel koleksiyonlarda zor rastlanabilecek nadide bir eserdir.
Savaşlarda çalgı kullanımı ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Askeri çalgılar, yüzyıllardır muharebe esnasında savaşçıları coşturup, cesaretlendirmek, eylemlerinin organizasyonuna ve zamanlamasına yardımcı olmakla birlikte karşı saftaki düşmanı da sindirmek için kullanılmıştır. Geleneksel savaş tarihinde farklı coğrafya orduları, kanlı muharebelerde Davul (kös), Tuğ, Nagara, Borazan, Halile, Üçgen, Trompet gibi karakteristik aletleri savaş çalgıları olarak kullanmışlardır.
Türklere gelince; onların en eski ataları tapınma ve büyü gibi ritüellerle birlikte, çocukları uyutma aktivitelerinde, eğlencelerde kullandıkları çalgılardan zamanla savaşlarda da yararlanmayı öğrenmişlerdir. Hunlar zamanında Tuğ, Karahanlılarda Tabıl, Selçuklularda Nevbet ismiyle ilk Türk ordularında basit bir oluşum olarak kendini gösteren savaş çalgıları nihayetinde ilerleyen yüzyıllarda Osmanlılarda Mehter ismiyle daha organize biçimde savaş çalgı takımları olarak ordu içerisinde çok önemli bir yer edinmiştir. Egemenliğin ve gücün simgesi olarak bu savaş çalgı takımları sonraki yüzyıllar boyunca savaş alanlarında düşman ordularının motivasyonunu kıran önemli bir görev üstlenmiştir.
Sonrasında; Doğunun geleneksel mistik ses ve vurguları yerini Batı tarzı anlayışa bırakacaktır. 1808’de Osmanlı’da tahta geçen Islahatçı/Yenilikçi Padişah II. Mahmud Han döneminde yaşanan batılılaşma akımı kapsamında yozlaşmış Yeniçeri Ocağının 1826 yılında lağvedilmesiyle birlikte bu ocağa bağlı olan Mehterhane de kapatılarak yerine Muzıka-i Hümayun ismiyle Batı kopyası Saray Bando Okulu kurulmuştur. Bu tarihten itibaren de Osmanlı ordusunun katıldığı savaşlarda Mehter savaş çalgı takımı yerine batılı tarzda imal edilmiş çalgılar kullanılmaya başlanmıştır